Kalp ve damar rahatsızlıkları bulunanlara
özellikle önerilen balığın, sağlıklı yaşam için haftada üç kez tüketilmesi
tavsiye ediliyor.
Çukurova Üniversitesi Su Ürünleri Fakültesi
Su Ürünleri Yetiştiriciliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İbrahim Cengizler, balığın
A ve D vitamini bakımından çok iyi bir protein kaynağı olduğunu söyledi.
Sağlıklı yaşam için haftada üç kez balık yenmesi gerektiği de vurgulayan Prof.
Dr. İbrahim Cengizler, balığın sindirimi kolay olduğu için özellikle yaşlılar
ve çocuklar tarafından tüketilmesi gerektiğini belirtti.
Cengizler, balığın kalp ve damar
rahatsızlıkları bulunan kişilere de özellikle önerildiğini vurguladı.
Yapılan araştırmaya göre, balıkla beslenen
çocukların balık tüketmeyenlere oranla yüzde 27 daha zeki olduklarının
belirlendiğini de vurgulayan Cengizler, ''Türkler, enerji ve protein ihtiyaçlarını
balık yerine daha çok tahıl ve kırmızı etle gideriyorlar'' açıklamasında
bulundu.
"Kişi başı balık tüketimi yıllık 10 kilodan az"
Türkiye'de balık tüketiminin Japonya'ya
oranla 50 kat daha az olduğunu belirten Prof. Dr. İbrahim Cengizler, kişi başı
balık tüketiminin ise yıllık 10 kilodan az olduğunu açıkladı.
Türkiye'de denizler, iç sular ve
çiftliklerde yılda ortalama 600 bin ton balık üretimi yapıldığını da belirten
Cengizler, "çevre kirliliği ve aşırı avcılık baskısı nedeniyle deniz
ürünlerinde azalmalar görülüyor. Japonya'da yılda kişi başına 500 kilonun
üzerinde, Norveç'te 445 kilo, Danimarka'da 230 kilo ve Fransa'da ise 21 kilo
balık tüketiliyor" dedi.
Balığın faydaları saymakla bitmez
Bu mevsimde bol miktarda bulunan ve düşük
fiyatları ile her keseye hitap eden balık birçok yönüyle sağlığa faydalı...
Balığın kılçığında bulunan yüksek orandaki
kalsiyum ve fosfor kemiklerin sağlığı ve dayanıklılığı bakımından önemli. Bu
özelliği nedeniyle kemik erimesi sorununu yaşayanların balık etini fazla
tüketmesi gerekiyor.
Erciyes Üniversitesi Atatürk Sağlık
Yüksekokulu Beslenme ve Diyetetik Bölüm Başkanı Doç. Dr. Neriman İnanç, bazı
cinsleri pahalı olmasına karşın, bu mevsimde bol miktarda bulunan birçok
balığın ucuz fiyatı ile herkes tarafından bol miktarda tüketilebileceğini
belirtti. Kış aylarının vazgeçilmez besinlerinden olan balık etinin, insan
sağlığı açısından birçok faydasının bulunduğunu vurgulayan İnanç, balık etinin
faydalarını şöyle özetledi:
“Balık eti, kırmızı ete oranla daha az
yağlıdır ve bazı özel yağ asitleri içerir. EPA ve DHA adı verilen bu özel
asitler, et, süt, peynir gibi diğer hayvansal besinlerde yoktur. Bu yağ
asitleri kan pıhtı oluşumunu engelleyerek, atardamarın tıkanmasını önler,
böylece kalp krizi ve felç riskini azaltır, tansiyonu düşürür. Bu nedenle şeker
hastalarının, kalp hastalığı ve felç riskinden daha çok etkilendikleri için
diğer insanlara göre daha fazla balık yemelidirler.”
Balıkların diğer hayvanlara göre genel
olarak daha az yağlı olduklarını, bu nedenle kilonun sağlıklı düzeyde
tutulabilmesine yardımcı olduğunu ifade eden İnanç, balık etinin bu
özelliğinden dolayı zayıflama diyetlerinin vazgeçilmez besini olduğunu hatırlattı.
Kılçığı bile faydalı
Balığın protein içeriğinin ete eşdeğer
olduğunu, fasulyede bulunan proteinlere göre de aminoasitlerin fazla olması
nedeniyle daha çok sindirilir ve vücutta daha çok kullanılabilir özellikte
olduğunu kaydeden İnanç, şöyle devam etti:
“Balığın kılçığında bulunan yüksek orandaki
kalsiyum ve fosfor kemiklerin sağlığı ve dayanıklılığı bakımından önemlidir. Bu
özelliği nedeniyle kemik erimesi sorununu fazla yaşayan menopoz dönemindeki
kadınlar ve yaşlıların balıketini fazla tüketmesi gerekir. Sardalya ve somon
gibi konserve balıklar ve yumuşak kılçıklarıyla beraber yenilebilecek küçük
balıklar, bu nedenle süt ürünleri yanında beslenmemizde daha fazla kalsiyum
almanın en iyi yoludur.”
Türkiye’nin bazı bölgelerinde iyot
eksikliği nedeniyle guatr ve zeka geriliği gibi ciddi sağlık sorunlarının yoğun
olarak görüldüğünü hatırlatan İnanç, balığın iyot bakımından da zengin bir
besin olduğunu vurguladı.
Vücudun kış aylarında daha fazla ihtiyaç
duyduğu A, B1, B2 ve D vitaminlerinin balık tüketimi ile karşılanabileceğini
bildiren İnanç, kızartma işlemi sırasında yağlarda oluşan bazı maddelerin
kanser yapıcı özellikte olabildiğini, bu nedenle balığın ızgara veya buğulama
şeklinde haftada en az iki kez tüketilmesi gerektiğini sözlerine ekledi.
Balıkla gelen sağlık
Haftada en az bir kez balık yemek beyne iyi
geliyor ve yaşlanmaya bağlı zihinsel faaliyetlerdeki düşüşü en az üç-dört yıl
yavaşlatıyor.
"Archives of Neurology" isimli
web sitesi ve aynı isimle yayımlanan derginin Aralık sayısında yer alacak olan
bir araştırmanın sonuçlarına göre, balık ağırlıklı diyet uygulayanlar
yaşlılıkta daha keskin bir zekaya sahip oluyor.
Daha önce yapılan bazı araştırmalar da
balık yiyen insanların Alzheimer hastalığına yakalanma ve kalp krizi geçirme
risklerinin azaldığını göstermişti. Bu araştırmalar, somon ve tuna gibi omega -
3 yağ asidi açısından zengin olan balıkların bütün kalp hastalıklarını önleyici
bir etki yaptığını da ortaya koymuştu.
Son araştırmayı gerçekleştirenlerden Rush
Üniversitesi Tıp Merkezi epidemologlarından Martha Clare Morris, “Yaptığımız
araştırma sonucunda haftada bir kez balık yiyenlerin düşünme kabiliyetlerindeki
düşüşün yılda yüzde 10 oranında yavaşladığını, haftada iki kez balık yiyenlerde
ise bu oranın yüzde 13 olduğunu gördük” dedi.
Araştırmanın 3 bin 718 kişiye uygulanan,
bir hikayenin detaylarının hatırlanmasına ilişkin basit testlerle
gerçekleştirildiği belirtilirken, tamamı ABD'nin Chicago şehrinde yaşayan 65
yaşın üzerindeki deneklere testin altı yıl içerisinde üç kez yapıldığı
kaydedildi. Ayrıca aynı kişilere 139 gıda maddesinin isim listesinin bulunduğu
bir anketle neler yediklerinin de sorulduğu ifade edildi.
Öte yandan araştırmacıların, araştırmaları
sırasında omega - 3 yağ asidi ile beynin faaliyetlerinin düşüşe geçmesi arasında
bir bağlantı olup olmadığına da baktıkları ancak bir bağlantı bulamadıkları
kaydedildi.
Daha önce yapılan bazı araştırmalar omega -
3 yağ asidi ile beyinsel faaliyetler arasında bir bağ bulunduğunu ortaya koymuştu.
En önemli silahınız balık!
Dr. Nicholas Perricone'un 'genç tutan
yiyecekler' listesinin başında yer alan balık, içerdiği yağ ve yağ asitleriyle
kırışıklıklara karşı birebir Kırışıklık Kürü, ardından da çok satan 'Perricone
Reçetesi' kitaplarının yazarı Dr. Nicholas Perricone, balığı 'harika protein
kaynağı, olağanüstü anti-aging yiyeceği' olarak nitelendiriyor. Balığın,
içerdiği yağ ve yağ asitleriyle gençleştirme etkilerine sahip olduğunu
vurgulayan Perricone, proteinin hücre onarımını sağlamak için tüm öğünlerde
bulunmasını öneriyor. Ve ekliyor: "Anti - aging diyetine hastalar
genellikle haftada 2-3 kez balık yiyerek başlar. Ciltlerindeki hızlı gelişmeyi
gördüklerinde balık tüketimlerini haftada 5-7 defaya çıkarırlar. Haftada 7 kez
balık yemeyi planlamalısınız (haftada en az 5 kez somon)."
Mükemmel bir cilt için
Özellikle de somonun antioksidan (vücuttaki
zararlı maddelerin gelişimini durduran) madde DMAE (Dimethylaminoethanol)
içerdiğine işaret eden Perricone, bu maddeyi de 'yüzü sıkı ve diri tutan,
mükemmel cilt formu sağlayan büyülü silah' olarak görüyor. Ciltte sarkmayı
önlediğini vurguluyor.
Hafif zeytinyağı ile...
Balığın gençleştirici etkisinin, içerdiği
Omega - 3 yağ asitlerinden kaynaklandığını da belirterek, soğuk su balıklarının
(somon, uskumru vs.) en yüksek düzeyde Omega3 yağ asidine sahip olduğunu
belirtiyor.
Taze, dondurulmuş, konserve veya füme...
Hangi balığı ya da deniz ürününü seçerseniz seçin Perricone' un vurguladığı en
önemli nokta, balığın hafif zeytinyağı sürülerek pişirilmesi ve sarmısak,
soğan, limon suyu, domatesle tatlandıılması.
Ne kadar yağlı balık, o kadar Omega 3
Çok yağlı balıklar: Somon, uskumru, ton,
ringa, hamsi.
Orta yağlı balıklar: Pisibalığı, kefal,
lüfer, kılıçbalığı.
Az yağlı balıklar: Morina, kayabalığı,
köpekbalığı, dilbalığı, deniz levreği, mezgit.
(Balık ne kadar fazla yağlıysa o kadar çok
Omega 3 barındırır.)
Kalbin en büyük dostu: Balık yağı
Somon ve ton balığında bulunan Omega 3 yağ
asitlerinin insan sağlığı üzerindeki etkileri ile ilgili sonuçlar, son
zamanlarda tıp dünyasının gündeminde.
Araştırmalar, balık yağındaki omega 3 yağ
asidinin kalbi ve kalp damarlarını koruduğunu gösteriyor.
Konuyla ilgili dünya çapındaki 1000'in
üzerinde bilimsel araştırma, bu asidin kalp ve kalp damarları üzerindeki olumlu
etkilerini işliyor. Tıp dünyasına hizmet veren 'New England Journal of
Medicine' dergisinin Nisan 2002 sayısında yer alan bir haber, Omega 3 yağ
asitlerinin erkeklerde kalple ilgili ölümleri yüzde 81 oranında azalttığını
belirtiyor. Bununla ilgili araştırmalar tam on yedi yıl sürmüş ve bunlara
22.000 doktor katılmış.
Balık eti kalp damarlarını korur
Bu konu ile ilgili başka bir çalışma, günde
0,85 gr Omega 3 yağ asidinin kalp krizi geçirmiş hastalarda ölüm oranını
yaklaşık yüzde 20 oranında azalttığını gösteriyor. Kısacası, Omega 3 ikinci bir
kalp krizi riskini büyük ölçüde önlüyor.
Yağlı balık tüketin
Vücudun gerekli 'iyi yağlar' ı alması için
haftada en az iki kez 200 gr yağlı balık, örneğin somon, ringa, ton balığı veya
uskumru tüketilmesi gerekiyor. Balık sevmeyen veya nadiren yiyenler eczanelerde
satılan balık yağlarından yararlanabilir. Bununla birlikte, düzenli ilaç
kullananlar, balık yağı almadan önce bunu mutlaka doktoruna danışmalı.
Alzheimer' a karşı balık
ABD’de yapılan bir araştırma, balığın
Alzheimer’ ın yol açtığı hafıza kaybına karşı koruma sağladığını gösterdi.
California Üniversitesi’nde fareler üzerinde yapılan araştırmada, Alzheimer’in
öğrenme ve hafızayla ilgili beyin hücreleri arasındaki kimyasal bağlara verdiği
zarar üzerinde duruldu.
Bilim adamları, bu hastalığa yol açan insan
geni taşıyan farelere, bir tür omega - 3 yağ asidi olan DHA açısından zengin
bir beslenme programı uyguladı. Bu tür beslenme, Alzheimer’ ın beyindeki
olumsuz etkilerini önemli ölçüde azalttığı tespit edildi. DHA oranı yüksek
balıklar arasında uskumru, somon ve sardalya bulunuyor.
Ucuz balık daha sağlıklı
Piyasada ucuza satılan hamsi ve sardalya,
beyaz etli ve pahalı olan levrek, çipura gibi balıklara göre daha yüksek
doymamış yağ asiti içeriyor.
Çok doymamış yağ asitleri olan EPA ve DHA,
hücre membran yapısında yer alıyor ve hücre sağlığı açısından son derece
yararlı. Bu asitler, çocuklar ve gelişme çağındakiler için ayrı bir önem
taşıyor.
Çukurova Üniversitesi (Ç.Ü) Su Ürünleri
Fakültesi Avlama ve İşleme Teknolojisi Bölüm Başkanı Prof. Dr. Abdurrahman
Polat, mükemmel bir yağ asidi kaynağı olan balığın, kalp ve damar sağlığı
açısından çok önemli vitaminler içerdiğini söyledi. Özellikle hamsi, sardalya
ve uskumru gibi göçer deniz balıklarının doymamış yağ asitleri olan EPA ve DHA
bakımından son derece zengin olduğunu belirten Polat, "Çok doymamış yağ
asitleri olan EPA ve DHA’ nın, hücre membran yapısında yer aldıkları ve hücre
sağlığı açısından son derece önemli olduğu bilinmektedir. Bu asitlerin,
çocuklar ve gelişme çağındakiler için ayrı bir önemi vardır" diye konuştu.
Balık etinin daha az bağ dokusu içerdiği
için sindiriminin diğer etlere göre daha kolay olduğunu ve çocuklar ile
yaşlıların rahatlıkla tüketebilecekleri bir besin maddesi olduğunu belirten
Polat, şöyle devam etti: "Balık eti, aynı zamanda A, D, E ve B grubu bazı
vitaminlerce ve yine potasyum, kalsiyum, fosfor, magnezyum, demir, çinko gibi
makro ve iz elementlerce zengin bir besin kaynağıdır. Halk arasında (Ucuz
balık, pahalı balıklara göre daha az besleyici değere sahiptir veya daha az
değerlidir) gibi yanlış bir inanış var. Balıkların insan beslenmesindeki önemi
dikkate alındığında, bu doğru bir tanımlama olmaz. Örneğin piyasada ucuz
fiyatlarla satılan hamsi, istavrit, sardalya ile daha pahalı fiyatlarla satılan
levrek, uskumru ve palamut gibi türlerin ham protein değerleri arasında önemli bir
fark yoktur."
Polat, piyasada halkın çok ucuza alıp
tüketebileceği hamsi ve sardalyanın, et yapıları nedeniyle daha yüksek yağ
oranına sahip olduğunu belirterek, "Hamsi ve sardalya, beyaz etli bir tür
ve pahalı olan levrek ile çipura gibi balıklara göre çok daha yüksek doymamış
yağ asitleri miktarına sahiptir" dedi.
Polat, en yüksek kalitedeki balık unlarının
da hamsi ve sardalyadan elde edildiğini söyledi. Hamsi ve sardalyanın, yem
sanayinin en önemli hammaddesi olduğuna dikkati çeken Polat, "Balık, sadece
doğrudan insan gıdası olarak değil, aynı zamanda hayvan beslemede kullanılan
yemlerin de en önemli hammaddesidir. Örneğin dünyada üretilen balık unlarının
yaklaşık yüzde 50-60’ ı kanatlı hayvanlar yeminde, yüzde 20’si domuz yeminde,
yüzde 14-16’ sı balık ve karides yeminde kullanılmaktadır" dedi.
Polat, balıkların derin dondurucuya
konulmadan önce mutlaka iç organları, pulları ve solungaçlarının temizlenmesi,
streç film gibi bir malzemeyle ambalajlanıp, üzerine tarih ve balığın türünün
yazılması, porsiyonlara bölerek dondurulması, dondurucudan çıkarılan balığın
çözüldükten sonra tekrar dondurulmaması gerektiği uyarılarında da bulundu.